Ders Çalışma İsteğini Artırmak ve Yüksek Motivasyona Ulaşmak!
Günümüzde pek çok öğrenci, başarının öneminin farkında olsa da düzenli ders çalışma alışkanlığını sürdürmekte veya yeterli motivasyonu yakalamakta zorlanıyor. Kimi öğrenciler hedeflerine ulaşmak için büyük bir azimle saatlerce çalışırken kimileri yarım saatlik çalışma süresini bile zorlukla tamamlıyor. Aslında herkesin ortak isteği, iyi bir gelecek elde etmek ve başarılı olmaktır fakat motivasyon, bu yolda en kritik role sahip etkenlerden biridir.
Bu noktada, geçmişte çok büyük başarılara imza atmış isimlerin hayat hikâyelerine bakarak ilham alabiliriz: Örneğin Beethoven, 9. Senfonisi’ni işitme duyusunu tamamen kaybetmiş olmasına rağmen besteledi. Bill Gates, daha çocukluk yıllarında gecenin üçünde üniversitenin bilgisayar laboratuvarına gidip programlama öğrenmek için büyük bir çaba sarf etti. Baktığımızda gerçekten başarılı olan insanların ortak bir özelliği olduğunu görüyoruz: Yüksek motivasyon ve azim. Üstelik bu motivasyon, onlara zorluklar karşısında da pes etmeden hem günlerini hem de gecelerini çalışmaya ayırma gücü veriyordu.
İnsan davranışını ve motivasyonunu inceleyen psikologların bulguları, aslında ders çalışma isteğini artırmak konusunda da bize değerli ipuçları sunuyor. Bu yazıda, motivasyonu tanımlayacak, motivasyonu düşüren etkenleri ve motivasyonu yüksek tutabilmek için kullanabileceğiniz yöntemleri ele alacağız. Böylece kendinize özgü bir çalışma stratejisi oluşturabilir ve hem kısa vadede hem de uzun vadede ders çalışma isteğinizi sürekli canlı tutabilirsiniz.
Motivasyon Kavramı ve Psikoloji Kuramları
Motivasyon, en yalın tanımıyla, “İnsanı belirli bir amaç için harekete geçiren istek, arzu, güç” şeklinde ifade edilebilir. Bir öğrenci olarak ders çalışmaya başlamanız, çalışmayı sürdürmeniz ve düzenli bir şekilde tekrar etmeniz için motivasyona ihtiyacınız vardır. İnsan davranışlarını inceleyen farklı psikoloji ekolleri, motivasyonla ilgili çeşitli teoriler geliştirmiştir:
- Freud’un Psikoanalitik Yaklaşımı: Freud, insan davranışlarının temelinde biyolojik dürtülerin ve içgüdülerin yattığını öne sürer. Buna göre, hayatta kalma, üreme, kendini koruma gibi içgüdüler, insanın hareketlerini önemli ölçüde şekillendirir. Ders çalışma davranışı, bu bakış açısıyla, ileride kendini güvence altına alma, hayatta daha iyi koşullara sahip olma gibi temel dürtülerle ilişkilendirilebilir.
- Davranışçı Yaklaşım (Skinner): Davranışçılar, insan davranışlarının çoğunun ödül, ceza ve pekiştirme mekanizmalarıyla açıklanabileceğini belirtir. Bir öğrenci, ders çalıştığında iyi not, öğretmenden veya aileden övgü gibi dışarıdan gelen pekiştireçler aldığında çalışma davranışını sürdürme olasılığı yükselir. Bu nedenle, olumlu geri bildirimler motivasyonu besleyen çok önemli faktörlerdir.
- Bilişsel Yaklaşım: Bilişsel psikologlar, öğrenmeyi yalnızca dışsal ödüllerle değil; zihinsel süreçler ve bireysel anlamlandırmalarla da açıklar. Bir bilginin öğrenilme sürecinde, öğrencinin onu nasıl algıladığı, nasıl kodladığı ve kendi inanç sistemine nasıl yerleştirdiği oldukça önemlidir. Dersleri gerekli ve değerli gören, kendini bu bilgilere açık hisseden öğrenciler daha yüksek motivasyona sahip olurlar.
Bu farklı bakış açıları, motivasyonun hem biyolojik hem çevresel hem de bireysel algılarla şekillenen çok boyutlu bir yapı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, motivasyonunuzu artırmak için tek tip bir yöntem yerine, kendi kişiliğinize, ilgi alanlarınıza ve öğrenme tarzınıza en uygun stratejileri belirlemek en sağlıklısıdır.
Motivasyonu Düşüren Etkenler
Ders çalışma isteğinizi kaybetmenize veya hiç başlamamanıza neden olabilecek belli başlı faktörler bulunuyor. Bu etkenleri tanıdığınızda, onlarla nasıl baş edebileceğinize dair daha somut adımlar atabilirsiniz.
1. Hedef Eksikliği veya Hedef Belirsizliği
Net ve güçlü bir amacınız yoksa, ders çalışmak için de kendinizde yeterli enerjiyi bulamayabilirsiniz. Tam olarak ne istediğinizi bilmemek, “Ben neden bu kadar çaba sarf ediyorum?” sorusunu aklınıza getirir ve cevabı tatmin edici olmayınca motivasyonunuz düşer. Oysa gelecekteki mesleğinize veya sınav hedeflerinize dair ne kadar çok ve güçlü nedeniniz olursa o kadar yüksek bir motivasyona sahip olabilirsiniz.
2. Olumsuz Tutumlar ve Bakış Açısı
Derslerin yoğunluğu, sınavların stresi ve sürekli bir şeyler yetiştirme telaşı zaten öğrencilerin enerjisini büyük ölçüde tüketebiliyor. Bu yetmezmiş gibi, “Bu ders çok zor, ben asla anlayamam” gibi olumsuz düşünceler geliştirdiğinizde beyniniz bu inanca uygun davranarak gerçekten de sizi başarısızlığa sürüklüyor. Unutmayın ki “Başaramayacağım” dediğiniz andan itibaren beyniniz sizin için başarısız olmaya zemin hazırlamaya başlar.
3. Ümitsizlik ve Kendine Güven Eksikliği
Özgüvenin az ya da çok olması, motivasyonu olumsuz etkileyebilir. Aşırı özgüven, “Zaten zekiyim, çalışmama gerek yok” şeklinde bir rahatlığa neden olup çalışma isteğinizi baltalayabilir. Öte yandan “Ben yapamam, anlamam mümkün değil” şeklinde aşırı güvensizlik de yine motivasyonu düşüren etkenler arasında yer alır. Önemli olan, kendinize gerçekçi bir şekilde güvenmek ve yapılabilir hedefler koymaktır.
4. Plansızlık ve Kararsızlık (Seçim Paradoksu)
Eve ders çalışmak için geldiğinizde “Önce hangi derse çalışayım? Matematik mi Türkçe mi? Yoksa önce test mi çözsem, konu anlatımına mı baksam?” gibi kararsızlıklar sizi gereksiz yere oyalar ve enerjinizi tüketir. Bu durum, “Seçim Paradoksu” olarak bilinir. Çeşitli seçenekler arasından karar verememek, stresinizi artırır ve harekete geçmek yerine boşluk hissine kapılmanıza yol açar. Bu nedenle çalışma planı yaparak gününüzü ve haftanızı önceden programlamak, motivasyonunuzu önemli ölçüde korur.
Örneğin, Psikolog Mark Lepper ve Sheena Iyengar’ın reçel satış deneyi, fazla seçeneğin insanları kararsızlığa iterek alım oranını düşürdüğünü gösteriyor. Bu tür durumları ders çalışma sürecinizde de yaşayabilirsiniz. Dolayısıyla plan yapmak ve seçenekleri olabildiğince sadeleştirmek, motivasyonunuzu diri tutar.
5. Öğrenilmiş Çaresizlik
Sık sık, “Matematiği anlayamıyorum, ne yaparsam yapayım olmuyor” gibi düşünceler sizi ziyaret ediyorsa öğrenilmiş çaresizlikle karşı karşıya olabilirsiniz. Öğrenilmiş çaresizlik, bir kişi tekrar tekrar başarısızlığa uğradığında, hangi yöntemi denerse denesin başarısız olacağına dair inancın yerleşmesidir. Aslında engeller ortadan kalkmış olsa bile, kişi başarısız olmaya öyle şartlanır ki başarılı olabileceğini fark edemez. Bu duygu, çalışma isteğinizi en çok baltalayan durumlardan biridir.
6. Başarısızlık Korkusu
“Başarısız olmaktan korkuyorum.” düşüncesi, enerjiyi ve motivasyonu önemli ölçüde tüketir. Korku ve kaygının yoğun olduğu dönemlerde, odaklanma, hafıza ve öğrenme gibi bilişsel süreçler sağlıklı işlemeyebilir. Sonuçta, işin temelinde fizyolojik ve psikolojik olarak gerilimin artması yatıyor. Çok kaygılı olduğunuzda aynı anda öğrenmeniz gereken bilgilere odaklanmak güçleşir. Bu da tam da korktuğunuz başarısızlığı adeta davet eder.
Başarısızlıktan kaçınmak yerine, başarısızlığı geçici ve öğretici bir deneyim olarak görmek, motivasyonu yüksek tutmak için kritik bir anahtardır.
7. Kendinizi ve Başkalarını Kıyaslamak
Kendi çalışmalarınızı, arkadaşlarınızın başarı veya başarısızlık durumlarıyla kıyaslamak genelde özgüveninizi zedeler veya yanıltıcı bir konfor alanına sürükler. Sizden daha iyi olduğunu düşündüğünüz birini gördüğünüzde umutsuzluğa kapılmak, ya da daha kötü olduğunu düşündüğünüz kişileri gördüğünüzde rehavete kapılmak, her iki durumda da performansınızı olumsuz etkiler. En sağlıklı karşılaştırma, bugün geldiğiniz noktayı dünkü halinizle kıyaslamaktır. Amacınız, her yeni günde bir önceki güne göre ilerleme kaydetmek olmalıdır.
Motivasyonu Yüksek Tutmanın Temel Stratejileri
Elbette motivasyonunuzu artırmak için birçok yöntem bulunuyor. Burada hem uygulaması görece basit hem de etkili bazı ipuçlarını sıralayacağım. Unutmayın ki her insan farklıdır ve her öğrencinin öğrenme stili, ilgi alanları, hedefleri farklı olabilir. Bu yüzden, aşağıdaki önerileri kendi koşullarınıza uyarlamaya özen gösterin.
1. Hedef Belirleme ve Hedefi Somutlaştırma
Hedeflerinizi “kısa, orta ve uzun vadeli” olacak şekilde belirleyin. Örneğin:
- Kısa vadeli hedef: “Bu hafta içinde Matematik testlerinde 10 net artıracağım.” veya “Bu ay en az iki deneme sınavında süreyi doğru kullanmaya odaklanacağım.”
- Orta vadeli hedef: “Okulun yapılacak ilk büyük deneme sınavında ilk 20’ye gireceğim.” veya “Yıl sonuna kadar matematik netlerimi 30 seviyesine çıkaracağım.”
- Uzun vadeli hedef: “Üniversite sınavında istediğim hukuk fakültesini kazanacağım.” veya “Sayısal puanda ilk 5000’e gireceğim.”
Hedefleriniz hem zorlayıcı hem de ulaşılabilir olsun. Potansiyelinizin çok altında kalan veya aşırı uçuk hedefler, motivasyonunuzu dengesizleştirebilir. Bu hedefleri, sık sık görebileceğiniz bir yere not edin ya da telefonunuzun ekranına yazarak sürekli hatırlatıcı olarak kullanın.
2. Olumlu İç Konuşmalar ve Kendi Kendini Teşvik
Ailenizden ya da öğretmenlerinizden duyduğunuz teşvik edici sözlerin size ne kadar iyi geldiğini düşünün. Peki, neden bunu kendi kendimize yapmıyoruz?
- Ders başına oturmadan önce, “Başaracağım, elimden geleni yapacağım, ilerleme kaydediyorum.” gibi iç konuşmalar, zihninizi olumlu bir çerçeveye sokar.
- Anlık hayal kırıklıklarında, “Deniyorum ve öğreneceğim, hata yapmak da öğrenme sürecinin bir parçası” gibi cümlelerle motivasyonunuzu koruyabilirsiniz.
Zihniniz, ne düşünürseniz onu “gerçek” kabul etmeye eğilimlidir. Dolayısıyla kendinize söylediğiniz olumlu sözler, motivasyonu doğrudan etkiler.
3. Planlı ve Düzenli Çalışma
Çalışma planı, gün içinde ve hafta boyunca yapacağınız işleri açıkça gösterir. Hangi gün hangi dersi, hangi saatlerde çalışacağınızı belirleyerek “Seçim Paradoksu”nun önüne geçebilirsiniz. Planınızda şu detaylara yer vermeyi unutmayın:
- Zaman Bloğu: Hangi zaman aralığında çalışacağınızı netleştirin. Örneğin, “19.00 – 21.00 arası matematik konu tekrarı” gibi.
- Çalışma Yöntemi: Test çözme, konu anlatımı, soru çözüm kampı, tekrar, özet çıkarma gibi farklı çalışma stillerini günü ve haftayı çeşitlendirerek kullanın.
- Mola Zamanları: Molaları da planlayın. Örneğin, her 50 dakikalık çalışma sonrasında 10 dakikalık bir mola verin. Molalarda sizi eğlendiren ve zihninizi rahatlatan faaliyetler yapabilirsiniz (kısa yürüyüşler, hafif egzersizler, müzik dinleme, nefes egzersizleri vb.).
Unutmayın ki plan yapmak kadar, o plana ne ölçüde sadık kaldığınız da önemli. Esneklik payı bırakın ama sık sık plana aykırı hareket etmemeye de özen gösterin.
4. Mucize Beklemek Yerine Gerçekçi Adımlarla İlerlemek
Bir anda notlarınızın tavan yapmasını beklemek, motivasyonunuzu ciddi anlamda baskı altına alabilir. “Bugün 10 net yapıyorum, yarın 30 net yapacağım.” gibi gerçekçilikten uzak beklentiler, gerçekleşmediğinde büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir. Başarı, uzun soluklu ve çoğunlukla adım adım ilerleyen bir süreçtir. Her gün düzenli çalıştığınızda zamanla birikim oluşur ve bu sabırlı yaklaşım, sizi sürdürülebilir bir başarıya götürür.
5. Pes Etmemek ve Yeniden Denemek
Öğrenme sürecinde bazı konuları hemen kavrayamayabilir, bazı testlerde beklediğinizden daha düşük netler alabilirsiniz. Bu durum, sizin yetersiz olduğunuz anlamına gelmez. Her başarısızlık deneyimi, size neleri farklı yapmanız gerektiğini gösteren bir “geri bildirim” olarak algılanmalıdır.
- Anlayamadığınız bir konuyu tekrar tekrar ele almak, öğretmenden veya arkadaşlarınızdan yardım isteyerek farklı yöntemler denemek gibi yaklaşımlar, pes etmek yerine çözüm odaklı hareket ettiğinizi gösterir.
- Örneğin, “Fen Bilimleri”de zorluk yaşıyorsanız, ders anlatım videolarını izleyebilir; farklı kaynaklardan örnek sorular çözebilir ya da konuyu iyi bilen arkadaşlarınızla çalışabilirsiniz.
6. Dâhilik Değil İstikrar Önemli
Birçok başarılı insan, doğal bir “dâhilik” geninden çok, istikrarlı ve sabırlı çalışmasıyla başarıya ulaşmıştır. Thomas Edison ampulü binlerce kez deneyerek buldu, Einstein önemli kuramlarını yayınlamadan önce sayısız ön çalışma yaptı. “Zekâ” faktörü elbette inkâr edilemez ama “emek” ve “vazgeçmemek” çoğu zaman zekâ kadar (hatta bazen daha da fazla) belirleyicidir. Kendinizi “Ben çok zeki değilim.” diye etiketleyip asıl potansiyelinizi yok saymayın. Düzenli tekrar, deneme-yanılma ve sabır, en az yüksek IQ kadar önemlidir.
7. Sürekli Gelişmeye Odaklanma
Bir konuda en iyisi olmak yerine, her gün biraz daha iyi olmaya odaklanın. Bu, zihninizde büyük bir baskı yerine sürdürülebilir bir gelişim duygusu yaratacaktır.
- “Bugün dünden daha fazla soru çözdüm mü?”
- “Geçen hafta 20 net yapıyordum, bugün 22 net yapabildim mi?”
- “Bu ayın başında türev konusunu çok zayıf biliyordum, şimdi ne durumdayım?”
Bu tür sorularla, kendinizi sürekli kendi geçmiş performansınızla kıyaslayın. Küçük ilerlemelerin bile motivasyon açısından ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz.
Ek İpuçları ve Öneriler
- Grup Çalışmaları: Bazı öğrenciler grup çalışmasından verim alırken bazıları tek başına daha iyi odaklanabilir. Kendinize uygun yöntemi keşfedin. Grup çalışmaları, başkalarından destek almak ve farklı bakış açıları görmek açısından faydalı olabilir.
- Ödüllendirme Sistemi Kurmak: Haftalık hedeflerinizi gerçekleştirdiğinizde kendinizi küçük ödüllerle şımartın. Örneğin istediğiniz bir filmi izlemek, uzun zamandır okumak istediğiniz bir kitabı almak gibi basit ama keyif verici ödüller, motivasyonunuzu canlı tutar.
- Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları: Yeterli uyku, dengeli beslenme ve hafif egzersizler yapmak, ders çalışma veriminizi düşündüğünüzden çok daha fazla artırır. Vücudunuz ve zihniniz daha enerjik olur, stresle baş etme kapasiteniz yükselir.
- Teknolojiyi Verimli Kullanmak: İnternet, geniş bir kaynak zenginliği sunar. Ders videoları, online testler, eğitim platformları… Fakat aynı zamanda sosyal medya, oyunlar gibi dikkat dağıtıcılar da vardır. Çalışma sürenizde bildirimleri kapatmak veya rahatsız etmeyin moduna geçmek, odaklanmanızı kolaylaştırır.
Sonuç: Motivasyon, Amacını Besler ve Eylemle Gerçekleşir
İnsanların büyük işler başarmasını sağlayan en temel faktörlerden biri, güçlü bir motivasyondur. Ders çalışma konusunda da durum farklı değildir. Hedefiniz, sadece sınavları geçmek veya notlarınızı yükseltmekle sınırlı kalmamalı; kendinizi geliştirmek, geleceğinize değer katmak, özgüveninizi güçlendirmek gibi daha derin amaçlar edinmelisiniz. Unutmayın:
“Motivasyon yakıt olarak amaç depolar, vizyonla yola çıkar ve eylemle kendini gerçekleştirir.” – Pat Mesiti
Bu süreci yönetmek elbette her zaman kolay değildir. Motivasyon düşüklüğünün arkasında yatan nedenleri fark etmek, gerçekçi hedefler belirlemek, olumlu iç konuşmalarla kendinizi desteklemek, planlı çalışmak ve başarısızlık korkunuzu yenmek, bu yolda atacağınız önemli adımlardır. Kendinizi ve potansiyelinizi tanıyın, öğrenmekten keyif almayı hedefleyin. Zaman zaman tökezlemek son derece normaldir; yeter ki her seferinde yeniden ayağa kalkmayı bilin.
Ders çalışma sürecini uzun soluklu bir yolculuk olarak gördüğünüzde, ümitli ve çalışkan tavrınız size başarının kapılarını açacaktır. Bugün geldiğiniz noktadan ileride olmak için, harekete geçmeniz ve motive olmanız yeterlidir. Kendinize inanırsanız, bu inancı düzenli çalışma ve kararlılıkla birleştirirseniz, ulaşmak istediğiniz hedeflere hiç de tahmin ettiğiniz kadar uzak olmadığınızı göreceksiniz.